top of page
Alternatifleri Görebilme 
(disleksinin yegane kazancı)

İlk okul öğretmenime müteşekkirim. Disleksi problemimin farkında olmasa da onun gösterdiği sabır ve özveri ile okula tutunabildim.

Okuldan hiç hoşlanmazdım. Yazarken harfleri (b, d, e), rakamları (3, 4) ters yazardım. Kelime içinde harflerin yerini değiştirirdim. Alay konusu olurdum, büyük akraba çocukları arasında. Okuyamasam da öğretmenimin taktığı o kırmızı kurdeleyi hala unutamıyorum. Bu yaşımda bile dikkatli olmaz isem yine harflerin yeri karışır yazımda.

Sağımı solumu karıştırdığım için yediğim müdür tokadını da unutmuyorum. O tarihte, benim için sanki çok zeki veya yeteneklilerin yapabileceği bir şeydi bu ayrım. Aslında başka şeyleri de karıştırırım pırasa-ıspanak, portakal-mandalina, Demet-Dikmen, Rüştü-Şükrü vb. Yani ikili hala düşen kavramlarda sıkıntım olur.

Tahtayı sınıfın en tembelinden de geç geçirirdim deftere. Utanırdım yetiştiremediğimi söylemeye.

Ayakkabımı bağlamayı öğrenememiştim. Kendim bir sitil uydurdum ve hala aynı şekilde bağlarım ayakkabımı.

İşte bu küçüklüğümde zorunlu alternatif geliştirme çabam 

sanırım bana çok özel bir şeyler kattı. Görülmeyeni veya dikkat edilmeyeni görebilmek gibi. Ayrıca üç boyutlu düşünebiliyor olduğumu ve bunun herkes tarafından yapılamadığını Teknik Resim dersinde fark ettim. Araç şasesi ve mekanik aksam tasarlayıp patent aldım. Uzatma kablosu olan piriz tasarladım. Elektrik motorlarının yüksek potansiyel bulunan hatta nasıl ilerleyeceği üzerine çalışıyorum. Bilim derslerinde farklı açılımlara sebep olacak fikirler ortaya koyabildim. Mesleki açıdan da sistem analizi yapabildim. İlk defa uygulanan projeler ürete bildim. Hepsini sanırım çocukluk yıllarımda başlayan alternatif bakışa borçluyum.

Ama dil öğrenimime aşırı zaman verdim. Yaklaşık üç buçuk yıl. 'Bu kadarı gerekli mi?' tartışılır. 

The Faculty of Political Secience

marmara_university_logo_en.png

University of Bozok

bottom of page